Yargıtay 5. Ceza Dairesi, oyuncu ve sunucu Gamze Özçelik'e tecavüz ettiği iddiasıyla Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan Gökhan Demirkol'un davasını oybirliğiyle bozdu.
Gamze Özçelik fotoğrafları Yargıtay, cinsel saldırı görüntülerinin medyada yer almasının ardından Özçelik’in beden ve ruh sağılığının bozulup bozulmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu’ndan yeni bir rapor alındıktan sonra yeni bir hüküm kurulmasını istedi. Özçelik’in "beden ve ruh sağılığının bozulduğu" yönünde bir rapor çıkarsa Demirkol 10 yıldan az olmamak üzere hapis cezasına çarptırılacak.
Eski basketbolcu Gökhan Demirkol, 1 Temmuz 2004'te eski sevgilisi Gamze Özçelik'in “ırzına geçtiği” iddiasıyla Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Yaklaşık 9 ay tutuklu yargılanan Demirkol, eski TCK'nın 416/1 ve 59/2 maddeleri gereğince 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesi, emsal sayılacak bir karara imza attı. Daire, Özçelik’in beden ve ruh sağılığına ilişkin yeni bir rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
İŞTE TARİHİ KARAR
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, kişinin onayı olmaksızın, tecavüze kalkışanların ve görüntüleri internet ortamında dağıtılanların on yıldan az olmamak üzere yargılanmaları gerektiğini belirttiği kararında şu görüşleri dile getirdi:
“Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu’nun raporunda mağdurede, travma sonrası stres bozukluğu denilen ‘ağır nöroz bozukluğu’ tespit edildiği ve mağduresi bulunduğu olayda durumunun 5237 sayılı TCK'nun 102/5. maddesine mümas bulunduğu bildirilmekle birlikte aynı rapora dosya kapsamına göre mağdurenin cinsel ilişki sırasında bilincinin yerinde olmadığı, bir maddenin etkisi altında olduğu, ilişkiye katkısının bulunmadığı gibi duyarlılık göstermediği, farkında olmadığı ve iradesi dışında tezahür ettiği, meydana geldiği kabul edilen ırza geçmeye ait bilgi ve görüntülere 2005 yılı ağustos ayında basında ve internet ortamında yer verilmesi üzerine mağdure tarafından uzun süre sonra fiilin öğrenildiği ve belirlenen ruhsal bozulmaya ait bulguların Adli Tıp Kurumu tarafından olaydan çok sonra tespit edildiği dikkate alınarak suç ile bulgular arasında illiyet bağı olup olmadığı gözetilmemiş...”
OLAYIN BASINA YANSIMASININ MAĞDURE ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ DE ARAŞTIRILMALI
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, ruhsal bozulmaya olayın basın ve yayın yoluyla duyurulmasının etki edip etmediğinin de araştırılması gerektiğini vurgulayarak şu görüşleri dile getirdi:
“Ruhsal bozulmaya olayın basın ve yayın yoluyla duyurulmasının, mağdureye ait başka özel nedenlerin ya da sanığın fiili dışında sair etkenlerin katkı sağlayıp sağlamadığının, ruhsal araz belirlenmesi durumunda bunun sürekli ve kalıcı olup olmadığının açığa kavuşturulması gerektiği halde bunlara yer verilmediği nazara alınarak Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’ndan bu hususlar ile doğrudan olaya bağlı 5237 sayılı TCK nun 102/5. maddesine uygun ruhsal bozulma var ise 765 sayılı TCK nun 418/2. maddesinin uygulanma olasılığı nedeniyle bunun mağdurenin sıhhatine büyük bir nakisa irası niteliğinde olup olmadığını gösteren mütalaa alındıktan sonra uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, suçun işlenmesinde kullanılan CD’lerin dosyada saklanması yerine müsaderesine karar verilmesi kanuna aykırıdır.”